Toplumsal cinsiyet eşitliğinin anlaşılamadığı günümüz dünyasında kadınların ayrı, erkeklerin ayrı derdi var. Katılmaz mısınız? Hayatlarımız toplumun bize uygun bulduğu ve bizden bekledikleri ile otantik kişiliklerimizin az kesişmesi, hiç kesişmemesi, baskısı ya da çatışması hengamesinde geçiveriyor. Daha biz kendi kendimizi tanımadan bize dair sıfatlar havada uçuşuveriyor. Bu eşitsizlik ne sınıf ne ülke tanıyor. Görünür-görünmez biçimlerde kendini yeniden üretiyor, en hafifinden en ağırına bir dizi olumsuz durum ve duygunun yaşanmasına olanak sağlıyor, daha doğrusu sebep oluyor…
21. yüzyılda ve buralarda (Dünya ☺) kadın olmanın hiç de kolay olmadığını biliyoruz. Kadınlar bugün ister şehirde ve ofiste ister köyde, tarlada ya da evde; yerleşik yargılarla, gündelik dile dahi yansıyan ayrımcılıkla, şiddetin türlü biçimleriyle, cam tavanlarla ve insan üstü beklentilerle mücadele ediyor. Mücadele etmek zorunda kalıyor.
Tam da bu yüzden kadın olmayı şöyle güzel bir kutlamak gerek! destekar dükkan olarak bu kutlamayı önemsiyoruz ve üstümüze düşeni yapıyoruz. Kadınlar Günü’nde bir kadını sevindirecek 3 hediyeyi sizin güzel canınız yorulmasın diye derledik. Bu hediyelerden birini almanız hem o çok sevdiğiniz kadın arkadaşınızı sevindirecek hem de geliriyle Hayata Destek Derneği’nin yardım çalışmalarını destekleyerek kadınlar için daha adil bir dünyaya #destekar olacak!
3
Hür düşünen özgür ruhlara: NÂZIM KAZAĞI
“Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi.
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.”
Listemizin ilk maddesine hoş geldiniz. Nâzım Hikmet Ran’ın ’48 tarihli Hoş Geldin şiiriyle giriverdiniz. Edebiyatımızın mihenk taşı Nâzım Hikmet, hayatını; insanlığı barış, adalet ve eşitlik içinde yaşamaya davet etmeye adadı. Onun hayranlık uyandırıcı edebi yeteneği, Türk şiirine serbest nazımı kazandırmakla kalmadı, Nâzım’ı dünya yazınında düşünce serbestisinin simgesi hâline getirdi. Şimdi özgürce düşünmek ve özgürce kendi olabilmek deyince aklınıza gelen yürekli kadın arkadaşınıza destekar dükkan’ın #Dayanışmanınİkonları koleksiyonundan Nazım Kazağı’nı satın alın. Şairin Davet eserindeki “Yaşamak bir ağaç gibi, tek ve hür; bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…” dizelerinden yola çıkan bu kazak, herkes için sosyal adaletin var olduğu bir dünyaya #destekar.
2
Güzellikle kafa tutanlara: MARILYN MONROE HIRKASI
Marilyn Monroe’nun sadece güzel görünen bir kadın olmadığı konusunda nihayet hemfikiriz, değil mi? Tersine, pek çok bakımdan ilham verici biriydi. Bir kere, trajik çocukluğuna inat hayallerinden vazgeçmedi ve sonunda zorluklara rağmen potansiyelini tümüyle ortaya koymanın ikonik bir örneği oldu. Monroe, kadınları metalaştıran rollere ve kadın oyuncuların erkeklerden daha düşük ücret almasına kendi yapım şirketini kurarak baş kaldırdı. O, zamanının ötesinde ve ayrımcılığın karşısındaydı.
1955 baharında siyahi olmasının yanında kilosu nedeniyle sahneye yakışacak kadar cazibeli bulunmayan caz sanatçısı arkadaşı Ella Fitzgerald için Los Angeles’ın meşhur kulübü Mocambo’nun sahibiyle bir pazarlığa oturdu; Fitzgerald burada sahne alırsa, Monroe da ön sıradaki dinleyicilerden biri olacaktı. Aylarda Mart, yıllardan 1955’ti. Marilyn sözünü tuttu, Ella nerede şarkı söyleyeceğine kendi karar veren bir sanatçıya işte böyle dönüştü ve Marilyn’in ölümünden sonra ona duyduğu minneti sık sık dillendirdi: “Marilyn’e gerçekten borçluyum. Mocambo’nun sahibini aradı ve beni derhal programa koymalarını söyledi. (…) Marilyn her gece en ön masadaydı. Basın çıldırıyordu. Bir daha hiç küçük bir kulüpte sahne almak zorunda kalmadım. Zamanının ötesinde, eşsiz bir kadındı. Ve bundan haberi yoktu.”
Marilyn Monroe #Dayanışmanınİkonları koleksiyonuna; zorluklara umutla, Hollywood’un erkek egemen dünyasına zekayla, eğlence sektörünün ayrımcılığına dayanışmanın gücüyle karşı koymasıyla katıldı. Şimdi siz de zamanının ötesindeki düşünceler eşliğinde dünyanın çirkinliğine güzellikle kafa tutan kadın arkadaşınıza Monroe’nun hırkasından satın alın ve kadınlar için eşit ve güzel bir dünyaya #destekar olun.
1
Şefkatle sarılanlara: DIANA KAZAĞI
Utangaç, çekingen ve güzel bir genç kızdan; cesur, fedakar ve ikonik bir kadına dönüşmesini bütün dünya izledi. Prenses Diana neden bu kadar sevildi? Diana Spencer, o güne kadar kimsede görülmemiş çaptaki medyatik gücünü, sürüdeki ‘kara koyun’ların, dışlanmışların, varlığı ilgi uyandırmayanların hayatlarını görünür kılmak ve iyileştirmek için kullandı. Hayatını; ailesini savaşta kaybedenlere, akıl sağlığı yerinde olmayanlara, cüzzamlılara, evsizlere, görme ya da işitme engellilere, kanser hastalarına, mayın tehlikesiyle yaşayanlara, uyuşturucu bağımlılarına, yaşlılara ve yoksullara adadı. 20. yüzyılın dayanışma ruhu onunla güçlendi. Leydi Di, 1989’da bir hastane ziyaretinde tanıştığı bir AIDS hastasına sarılarak, gerçek asaletin birbirini kucaklayabilmek olduğunu göstermişti. Şimdi siz de herkesi şefkatle kucaklayacak kadar yargısız ve asil kadın arkadaşınıza Diana’nın (delindiği zaman üreticisinden tamir etmesini isteyecek kadar) çok sevdiği kazağını satın alın; istisnasız herkesi kucaklayan bir dünyaya destekar olun.